Yeni Hayat
Bir kitap okumakla insanın hayatının değişmesi çok yüksek bir ihtimal gibi gelmiyor bana, Orhan Pamuk kusura bakmasın ama 🙂
Yeni işle birlikte hayatı değişir insanın bazen. Evlenmekle de hayatı değişir, çocuk sahibi olmakla da daha kökten ve kesin. Bir hayvan edinmek bile büyük sorumluluk işidir. Evine uzun süreli yatılı bir misafir gelse bir süre sonra her şeyi göze batmaya mı başlar nedir?
Yer değiştirmek değişikliklerin en hissedilenidir bence. Gidilen uzaklığa bağlı olarak artar mı eskiye özlem? Her zaman değil. Ama gidilen yerin ne kadar uzak olduğu, benimsenmiş/benimsenilmiş bir çevreden yepyeni bir çevreye girmek korku olmasa da hep bir tedirginlik yaratır. Yalnızca zamana ihtiyacı vardır bir şeye alışmanın.
Ev değiştirmek. Taşınmak. Kimileri ne kadar sık yer, yurt değiştirirler de, her gittikleri yere ne zaman alışır ne zaman vedalaşırlar aklım almaz. Bana zor gelirdi herhalde birkaç senede bir taşınmak. Yeniden alışmak. Sonra yeniden yeniden…
Biz çok kere taşınmadık şu 16 yıllık beraberliğimizde. 13 yıl önce ülke aşırı taşınmak bana o kadar da ürkütücü gelmemişti. Sonuçta gideceğim şehri de, yaşayacağım evi de önceden biliyordum, gelmiş görmüş, hatta kalmıştım. Maya doğduktan sonra kışları İzmir’de geçirir olmuştuk. bir küçük evimiz vardı. Ama kızımız okula başlayınca böyle bir lüksümüz kalmadı. O zaman 2. kere İzmir’deki eşyalarımızı toplayıp yine yeniden Girit’e taşınmıştık ki bu az bulunur bir durum olmalı 🙂
Girit’e taşınalı 13 yıl oldu. 13 yıldır aynı evdeydik. “Ev eski, mutfağı pek küçük” diye hep söylenirdik ya… işte daha yeni ve daha büyük mutfaklı, üstelik önünde çocukların oynayabileceği bahçesi, biraz ekip biçebileceğimiz toprağı olan bir eve taşındık biz. Günlerdir paketlemekle uğraştıktan sonra pazar günü de bütün evin eşyaları taşındı – “Oyuncaklarımızı da alacağız” diyerek kendini avutuyordu Dariocuk 🙂 Her şey gidecek ve yıllardır oturduğumuz ev artık “bizsiz” kalacaktı. Biraz üzülüyor insan tabi. Tatlı bir hüzün. Kimlerle, ne yemekler yenmiş bu evde. Kimler kimler kalmış bizimle. Anılar duvarlara sinmiş. Çocukların ilk adımları, kahkahaları, hiçbir komşunun anlayamadığı bağrış çağrış kavgalarımız – kavgalar da Türkçe olunca 🙂 Hint baharatlarının kokusu mutfağa sinmiştir de bize artık kokmuyordur. Sokağa çıktığımızda karşılaştığımız, selamlaştığımız komşularımız. Komşunun bahçesinden yaz akşamları gelen mis gibi hanımelinin, yaseminin kokusu. Her geçişte yerden sarı göbekli beyaz çiçeklerini toplayıp kokladığımız, adete başımızın üstüne yağan Hint yaseminleri.
Yine de daha iyi olacak her şey. Her gidilen yeni ortam beraberinde bir tedirginlik getirir. Bu da öyle… Bunca yıl şehrin göbeğinde oturmaya çok fena alışmış olduğum(uz)dan aradaki mesafe biraz koyacak. Biraz daha şehir dışında yaşamak nasıl olur bilmiyoruz ki… Mesafe dediğim Girit’in boyutlarına göre; 5,5 -6 km. birşey ki bu da büyük şehirlerde yaşayanlara şaka gibi gelecek 🙂
Önceden manzaramız böyleydi. (Buraya uzaktan da olsa denizin göründüğü, eskilerden bir fotoğraf girecek)
Şimdi de böyle olacak! (Bahçeden çekilen fotoğrafta zeytin ağaçları, arkada yeşil tepeler görünecek)
Evin önüne ekmeyi hayal ettiğim yemyeşil çimenler, yan taraftaki minik sebze bostanımız, çocukların çimenlerde yalınayak koşuşması, gölgede bir hamak keyfi, çocukların şişme havuzda çığlıkları ve….. kocaman mutfakta yapacağım yeni yeni tarifler!
Her şey güzel olacak! 🙂
bu güzel adada yaşamak çok keyifli olmalı…atalarım zorunlu göçle izmire gelmeseydi şimdi bende bu adada yaşıyor olacaktım..bunu zaman zaman düşünmüşümdür…keşke de böyle olsaydı….:)sevgiyle kalın..
ben de 🙂
Artık yorum bırakabiliyorsun ya, buna da çok seviniyorum 🙂
Hayırlı olsun Papatya’cım. Bundan tam 12 sene önce, henüz 1 yıllık bile evli değilken, doğduğum, büyüdüğüm, okuduğum, tüm arkadaşlarımı ve birinci dereceden tüm akrabalarımı barındıran İstanbul’u bırakıp giderken nasıl üzülmüştüm anlatamam! Bundan tam 1,5 sene sonra, ağlayarak geldiğim Bandırma’dan neredeyse ağlayarak ayrıldım. Üstüne sırasıyla Gökcük’te, Heybeliada’da ve Beylerbeyi’nde olmak üzere 3 ev daha değiştirdik. Benim de, bu tecrübeye dayanarak diyeceğim o ki, her şey çok güzel olacak, oluyor. Yeter ki, dört duvarının içinde huzurun olsun, hayallerin hiç eksik olmasın!