Recent Posts

Annelerin günü

Annelerin günü

Zaten hayat bana en güzel 2 hediyesini vermiş. Anneyim 🙂 Bu kuzuların annesiyim 🙂 Daha ne isterim?! Yalnız bugün değil, her gün benim günüm!

Hindistan – Delhi 1

Hindistan – Delhi 1

HİNDİSTAN! Adını telaffuz etmek bile tuhaf duygular hissettirmez mi insana?… kimi heyecanlanıverir (benim gibi), kanı kaynar; gidip görmek için can atar, yargılamadan. Kimisi heyecanlanır ama bir duraksar; “acaba, buna katlanabilir mi yüreğim?” diye bir tereddüt eder. Böylesi gitse de yalnız pislik görür; fakirlik ve sefillik 

Aslında öyle çok şey oldu ki…

Aslında öyle çok şey oldu ki…

Bu sabah Bach (Air on a g string) dinlerken, oluverdi işte. Çellonun tellerinden akıp gelen müzik usulca gelip kanıma giriyor, bunca aydır uyumaktan uyuşmuş parmaklarımı canlandırıyor, ellerimi saran zincirleri kırıyor sanki… Yedikçe yiyesi gelir insanın, okudukça okuyası, yazdıkça da yazası… Bunun tam tersi de geçerli, 

Bütün dünya aynı dili konuşsaydı

Bütün dünya aynı dili konuşsaydı

Edoardo Triscoli Saat 7:15. Akşam olmak üzere. İşim bitti, ancak duşa girebiliyorum. Yemeği fırında; çocukları da salonda, babalarının yanında bıraktım. “En azından burada yalnızım” diyorum ama aklım içeride, bağrış çağrış. Babaları zar zor başediyor ikisiyle. Halbuki benim her günkü halim 🙂 Misafirlerimiz 8:00de gelecekler. Ne 

Hangisi ÇOK hangisi az?!?!

Hangisi ÇOK hangisi az?!?!

Küçükken, çoook küçükken az ve çok kavramlarıyla ilgili aklımın bir türlü almadığı birşey vardı. Büyüklerin konuşmalarını, alışverişlerden sonraki yorumları dinledikçe aklım iyiden iyiye karışır, büyük olmanın ne zor iş olduğuna gitgide ikna olurdum. Şu büyükler bunca çok çeşitli sebze içinde, hangi sebzeden ne kadar, hangi