Recent Posts

Sil gözünün yaşını, tut elimi, her şey çok güzel olacak

Sil gözünün yaşını, tut elimi, her şey çok güzel olacak

Onlarla tanıştığımda Yugoslavya’da savaş vardı. O zaman ikisi de Yugoslavyalıydı, şimdi biri Sırbistanlı oldu, öteki Karadağlı. Birisi Yüksek lisans için, ötekisi çalışmak için kaçıp gelmişti, aileleri geride, uzakta, kaynar kazanda. “Orada evimiz, işimiz, geniş bir çevremiz, iyi bir hayatımız vardı” derken geride kalanlara kayıyordu aklı. 

Ye baklayı at taklayı

Ye baklayı at taklayı

“Ye baklayı at taklayı“ Böyle derdi babaannem. Baklayla taklanın ses uyumundan öte ne kadar alakalı olduğunu bilmiyorum. Baklayı sevdirebilecek bir deyim 🙂 Yine de insanın en çok seveceği – her şeyde olduğu gibi – kendi yetiştirdiğidir her zaman. Yorgo “Baklanın içindeki azot toprağı zenginleştirir” diye 

Bisikletim, ben ve öğle yemekleri

Bisikletim, ben ve öğle yemekleri

Yunanistan’daki kriz her yerde, her anda kendini hissettiriyor. Her şey daha pahalandı, ekstra vergiler, haraçlar derken alım gücü gitgide azalıyor. Yaptığın iş yetmez, aldığın para artmaz oldu. İşin en kötüsü de geleceğe umutsuz bakıyor olmamız. Kimsenin yarın daha iyi olacak diye bir umudu da kalmadı. 

Kira Sarakosti’yle hayatın akışı üzerine söyleşiler

Kira Sarakosti’yle hayatın akışı üzerine söyleşiler

Hayat, bazen yokuş aşağı hızla inen bir araba gibi hissetiriyor kendini. Sağımdan solumdan bir daha geri dönmeyecek anlar akıp geçiyor. Bana hafifçe frene basmak kalıyor sadece… Eskiden böyle miydi?  Hayat bu kadar hızlı akmıyor muydu, bana mı öyle geliyor? Koşuşturuyoruz, hep bir şeyler yapıyoruz da 

Kira Sarakosti

Kira Sarakosti

Aranızda Kira Sarakosti’yi tanıyan var mı acaba? Bunca sene neden hiç yazmamışım onu, ben de bilmiyorum. Bu sene artık yazayım dedim…