İraklio’dan manzaralar – 1
Fark ettim ki Giritteki yaşamımdan, pişirdiklerimden söz ediyorum ama yaşadığım şehir, İraklio hakkında hiçbir fotoğraf yayınlamamışım. Bu fotoğraflar geçen ay içinde annem ve babamla birlikte şehirde gezerken objektifime takılanlardan yalnızca bir kaçı…
Burası Iraklio’nun küçük limanı. Burada yalnızca yatlar ve balıkçı tekneleri oluyor. Pire limanından İraklio’ya varan büyük feribotlar yat limanının hemen yanındaki büyük limana yanaşıyorlar. Arka planda görülen kale 16. yüzyılda Venedikliler tarafından inşa edilmiş, halen Osmanlı dönemindeki ismiyle “Kule” olarak anılıyor.
Ahtapotlar yakalanıp yeterince dövüldükten sonra, pimeden önce “çamaşır gibi” asılıp kurutuluyor. Bu balık lokantalarında oldukça sık rastlayabileceğiniz bir görüntü.
Sepetler dolusu deniz kabukları, deniz yıldızları ve mercanlar satan bu dükkana takılıp kalmamak mümkün değil. Zaman zaman uğrar, oradaki bayanla sohbet ederim. Onun babası da Egeli, kendisi hiç gidip görediği için oraları benden dinlemeyi seviyor. Ben de deniz kabuğu kolleksiyonuma ekleyeceğim yeni bir şeyler getirmiş mi bakıyorum.
Bu bebekleri ben de ilk defa gördüm. Bazılarının “etekleri” mutfak havlusu olmuş, bazılarınınki de naylon poşetleri biriktirme torbası. Geneneksel kıyafetler içinde olanlar turistlerin ilgisini daha çok çekiyor.
Annemle babamı bu gelişlerinde İraklio dışında çok fazla yere götüremedik. Ama bu kez önceki gelişlerinde olmayan bir yere gittik. İraklio’nun 20 km. batısında geçen kış açılan Cretaquarium, Yunanistan’ın en büyük akvaryumu. Mayacık harika vakit geçirdi.
Denizanalarının adeta birer “melek” gibi salınışları belki de gördüklerimizin en güzeliydi. Yukarıdaki fotoğraf benim değil Yorgo’nun. Ben akvaryumda öyle çok fotoğraf çekmişim ki, en sonunda denizanalarına ulaştığımızda makinamın kartı dolmuş, ayrıca da hiçbir kareyi silemeyecek kadar pili bitmişti 🙂