Girit’in dağlarından mis kokulu antik bir çay Diktamon
Tatlı bir Mayıs esintisi gibi, İzmir’den birkaç günlüğüne gelen charter, beraberinde yalnızca ‘memleket havası’ değil yepyeni dostluklar, hoş sohbetler de getirdi. Sohbetlerin konusu, çoğu zaman Girit mutfağı ve otlardı. Girit deyince otlarından söz etmeden geçmek mümkün mü? Haşlananından tutun da kavrulup yumurtalı yenilenlere, ‘pita’ yapılanlardan, doğasında kendiliğinden yetişip de çayı içilenlere… Bizi, ne yazık ki burada bulamadığımız deniz börülcesine kavuşturan charter, giderken de beraberinde Girit’e özgü Diktamon çayı gibi İzmir’de bulunmayan otları , kekik balını, şişe şişe somada, zeytinyağı ve yerli şarabı taşıyordu İzmir’e. Valizlerinin bir köşesinde, İzmirdeki sevdiklerine hediye etmek üzere… Onlar birkaç güne sığdırdıkları kısa bir tatilde geçirdikleri güzel günler, hoş anılar ve çekilen fotoğraflarla çoktan İzmir’e varmışken, başta kızım olmak üzere biz de deniz börülcesinin tadını çıkarmıştık. Kısacık sürede kurulan dostluklarda paylaşımlar karşılıklı verilen adres ve telefonlarla sınırlı kalmayıp hangi otun nerede, nasıl değerlendirildiği, hangisinin İzmir’de bulunup bulunmadığı da muhabbetlerin temel konusu olmuştu. Diktamon’u bilir misiniz? Siz arapsaçını nasıl yaparsınız? Vlita’yı ne isimle satarlar İzmir pazarlarında? İzmir’de hala somada ve kanela bulunur mu? Ahtapotu kaç kere döverler burada, sonra da nasıl asıp kuruturlar? Hangi balıklar yenir, hangi şaraplar tavsiye edilir?
Gelenler arasında Giritli Türklerin de olması ise her zaman bambaşka bir hava katar, sohbet Türkçe’nin yanısıra Girit şiveli bir Yunancayla devam eder gider. Dedelerinin doğdukları toprakları ziyaret etmek neredeyse ‘hacca gitmek’ kadar kutsaldır bu insanlar için. Girit kültürünün İzmir’deki izlerini takip ederken benim için en önemli canlı kaynaklar, Girit kökenli ailelerden gelenlerdir. Hala ‘Giritlilik’ ruhunu canlı tutarak mutfaklarında yaşatan ve sayıları ne yazık ki gitgide azalan bu insanlardan öğrenecek ne kadar çok şey var… Hem, hangi konuda olursa olsun, daha fazla öğrenmekten kim zararlı çıkmış ki?… Üstelik bilgi alışverişi asrımızda bu kadar da kolaylaşmışken. İnsanlar artık telefon numarasından önce birbirine internet adresini verir oldu. Hep söz verilmesine rağmen nedense mektup yazmanın çok zor geldiği yeni neslin insanlarına son derece cazip gelecek kadar hızlı bir iletişim değil mi? Ben de tanıştığım insanlara ilk kez sayfamdan, yemek konusunda yazdıklarımdan söz ettim. Adresimi alanlardan ne kadarı ziyaretime gelecek, kim bilir… Ben her zaman yazmaya, kendimce ve bildiğimce paylaşmaya devam edeceğim.
Girit’e özgü otlara değineceğimden en başından beri söz etmiştim. Son günlerde dilimden düşmeyen konulardan biri olunca bugünkü yazımda biraz olsun Girit’in otlarından söz etmek istiyorum. Bitki çaylarını sevenlerin oldukça ilgisini çeken Diktamon’dan mesela.
DİKTAMON
(Diktamos, Dittany of Crete, Origanum Dictamnus)
İsmini adanın merkezindeki Dikti dağından alan Diktamon, Girit’in dağlarında doğal olarak yetişen, boyu 30 cm.e varabilen, kekik ailesine ait bir tür olan, birkaç yıllık bir bitkidir. Grimsi yeşil yaprakları kadife gibi yumuşak ve tüylüdür. Yazın pembe-eflatun çiçek açan Diktamon, artık fidan halde alınıp evlerde yetiştirilebilmekte, çayı yapılıp içilmektedir. Girit’te yüzyıllar boyunca ağrıları dindirmek, doğumu kolaylaştırmak amacıyla, bunun yanısıra romatizma ve mide ağrılarını hafifletici olarak da kullanılan Diktamon, bilinen en eski bitkisel ilaçlardandır.
Antik dönemlerden beri, çeşitli sebeplerden yaralanan dağ keçilerinin yaralarını iyileştirmek amacıyla dağlarda bu otu arayıp yedikleri bilinirmiş. Daha sonra, buna şahit olan çobanlar tarafından, yaprakları toplanıp ezilerek ağrıları dindirici olarak hatta yılan ısırmalarının tedavisinde de kullanılırmış. Öyle ki bir yılanın diktamonlar arasından geçmektense ölümü tercih edeceğine inanılırmış.
İnsanlar kadar arıların, kelebeklerin de ilgisini çekmeyi başaran Diktamon, Girit’te yerli halk tarafından Eronta adıyla da anılmaktadır.
Anam babam Resmo doğumlu ben bir türlü gidemedim,geçen hafta komşumuz Özcan Seçmen beyler gidip geldiler bizede hediye olarak dictamos girit kekiği getirdiler,googol dan nasıl demlenir diye bakarken sizi n orjinal tanıtımınız takıldım,teşekkürler.biz artık son nesiliz giritçe konuşan 3,5 kişi kaldık.
Türkiye de kekik olarak adlandırılan ama aslın da Origanum ailesinden Origanum dictamnus L. ( Girit Kekiği ) ni ne güzel anlatmışsınız
Alemsin Nurdancım ya 🙂
Eee ben okumamışım bu yazını Papatya!
Diktamon dedikçe sen şu diklaron ağrı ve romatizma ilacı geldi aklıma iyi mi :)))
gun gelir bu pembe cicekli muhtesem diktamon Fransa’ya Normandiya’ya ziyarete gelir evin sahibini çok ama çok sevindirir:) bir de paketin dibine saçilmis birkac tohum bulmaz mi evin sahibi degme keyfine! simdi sirada diktamonu normandiya’da yetistirmek var Girit’ten bir selma olsun her daim diye:)