Mercimek Köftesi alır mıydınız?
Bahar geldiğinde herşey canlanıyor, hareketleniyor. Yaşadığımız şehir de öyle. Bisiklet turları, çocuklara açık hava faaliyetleri ve tabii ki paskalya yaklaşırken kermesler. Her sene düzenlenen bütün kermeslere, özellikle de haziran ayında bütün bir hafta sonu süren Organik Fuar’a ziyaretçi olarak gider, yüreğimin bir köşesinde tatlı bir heyecanla hep bir gün katılmayı hayal ederdim. Yerli üreticileri, elişi emektarlarını ve ev yapımı yiyecekler, temizlik ve kozmetik maddelerinin satışlarını destekleyen bir kooperatifin (buradaki ekonomik krizi de göz önüne alarak) geçtiğimiz Cumartesi günü
katılmak isteyen herkese açık bir kermes yapacağını duyduğumda nasıl da heyecanlanmıştım. Elimden gelen ve herkesin hoşuna gideceğini düşündüğüm birkaç fikre dayanarak ben de katılmaya karar verdim. Sonuçta bir tek gün öğlenden akşamüstüne kadar sürecekti. Arkadaşlarımdan birinin daha kanına girerek onu da geleneksel çöreklerden yapmaya ikna edince alışveriş listesini yapmaya başlamıştım bile.
Kermes için yapmazsam olmaz dediğim ilk şey Mercimek Köftesi oldu. Evde çocukların doğum günlerine gelip de tadına bakanlara hem çok değişik geliyordu, hem de tadına doyamıyorlardı. Öyleyse mercimek köftesi orijinalliğiyle listenin başında yerini aldı. Ardından yiyenlerin favorisi haline gelen Lor Kurabiyesi geldi. Vaktim olursa Vejetaryen Sosislerden de yaparım diye düşünüyordum ama onlar bir sonraki sefere kaldı.
Elimdeki en büyük tencerenin alacağı kadar çok hazırladım mercimek köftelerinin harcını. Sonuçta böyle satışlarda tecrübeli olmadığım için ne kadar miktarda hazırlayacağımı da kestiremiyordum. Elimde çok fazla kalıp da sonraki 2 gün boyunca mercimek köftesi yemek de istemezdim 🙂
Malzemeler alındı, köfteler hazırlandı bir gece önceden. Heyecan doruktaydı. Yorgunluk bile unutulmuştu.
Cumartesi öğlen 12 olmadan arkadaşımla kermesin kurulacağı parkta buluştuğumuzda şaşırıp kaldık. O kadar çok katılım vardı ki bize neredeyse en kenarda bir yer kalmıştı.
En iyi yanı, bizim dışımızda anında yenilecek bir şeyler satan başka biri yoktu; bazı tezgahlarda zeytinyağı, bal, bakliyat gibi kilerlik ürünler olsa da. Benim köftelerin tadını önceden almışlar, kokusunu alır almaz bizim masanın başında bittiler ve geç kalmadan birer paket alıp çantaya attılar. Ömründe ilk defa böyle bir şey görenlerin de bir kısmı cesaret edip denemek için almayı tercih ederken diğer kısım kendini riske atmamayı tercih etti 🙂 Şu sıralar, burada Paskalya öncesi süt ve ürünleri de dahil hayvansal gıdaların tüketilmediği oruç dönemi için biçilmiş kaftandı mercimek köftelerim.
– Bunlar ne? İçinde ne var bunların?
– Bunları kızartacak mıyız? yoksa fırında mı olacak?
şeklinde her çeşit soruya maruz kalmakla birlikte, alıp da meraktan hemen oracıkta tadına bakanların “Mmmmmm…. Ooooooo…. Çooook lezzetli” şeklindeki yorumları da sevindiriciydi.
Bu şehirdeki yegane vejetaryen lokantasını işleten birkaç ortaktan biri olan bir bey de elinde benim köftelerden biri yarı ısırılmış halde yanıma gelip,
“Bunları sen mi yaptın?” diye sorduktan sonra, ” seni de ortak yapalım” derken şaka mı yapıyordu acaba? 🙂
Kermeste diğer tezgahları gezerken herkes bana “mercimek köftelerini yapan sen misin?” diyordu 🙂
Zaten ben ilgi göreceğini hissetmiştim de bir cesaret kalkışmıştım bu işe. Ama tezgahımızın bu kadar da çabuk boşalacağını tahmin edemezdim. 5 saat içinde masanın üstünde hiç bir şey kalmamıştı da son anda bisiklet turundan dönen birkaç arkadaşımız onlara yaptıklarımdan saklamadım diye bozuk çaldılar resmen. Bilseydik daha çok yapardık gerçekten. Çünkü daha hava kararmadan biz hepsini satıp tezgahı da toplayıp ayrılmıştık bile oradan. Sanıyorum ki kermesteki çeşit çeşit takılar, sabunlar, doğal içerikli kozmetikler, zeytinyağlar, ballar, seramikler, biblolar satanlardan çok çok daha kolay giden bir ürün seçmiştik atıştırmalık yiyecekler yaparak.
Sağ olsun arkadaşlarımız da bizi hiç yalnız bırakmadılar. Çocuklar da yanımızda koşuştular, oynadılar temiz havada. Satışlar iyi gittikçe arkadaşımla sonraki kermeslere daha neler neler yapabileceğimizin planlarını yapıyorduk. Mevsim meyveleriyle reçeller, likörler, hatta büyük annesinden alacağı tarifle erişteler ve tabi ki ayaküstü yenilmek üzere hazırlayacağımız vejetaryen sosisler. Biz bu şevkle bu seneki 3 günlük organik fuarına bile katılmaya niyetlendik.
Kısa günün karı cebimizde, sonraki kermeslerin ve organik fuarın hayalleri aklımızın bir köşesinde hayatımızdan pek memnun ayrıldık oradan.
Ellerine sağlık Papatya!
Ya şimdi ben tarif istesem çok mu ayıp etmiş olurum 🙂
bende burada çok sattim mercimek koftesi, vejetaryan menusune mutlaka koyuyorum. Adi gecince bile agzim sulaniyor:) harika bir gun olmus minik ellerde yardim etti mi? yeni bir is kokusu aldi burnum bak soylemedin de me:)