FOMAMA
Her çocuğun yıllarca hatırlanacak ilk kelimeleri oluyor. Çocuklar bazen hiçbir dilde olmayan bir kelimeyi uyduruveriyor bazen de beceremediği bir kelimeyi kendince algılayabildiği gibi söylüyor.
Aylar önceydi. Bir süre ortalarda “fomama, fomama” diye dolaşıyordu da, hiç kimse derdini anlayamıyordu minik Dariocuğun. Sonra nasıl olduysa elinde tuttuğu, o çok sevdiği trenlerinden biri çağrışım yaptı da işin sırrı çözülmüştü birden.
🙂
Minik Dario, o küçük mavi lokomotifini pek seviyor ama ona “THomas” demeyi beceremiyordu, onun yerine “Foma” diyor, buna son heceyi tekrarlama alışkanlığını da ekleyince ortaya “Fomama” çıkıyordu. (Zira ekmek’e de aylardır “mekeke” diyor 🙂
Gel zaman git zaman yalnız 1 numaralı minik mavi trene değil bütün tren oyuncaklarına da “Fomama” demeye başlamıştı ama benim azimli ve ısrarlı düzeltmelerimle, diğerleri “tiyen” oldular sonunda.
Birkaç ayda, “fomama”nın anılmadığı bir tek gün bile geçmezken, evimizde her boyda treni, minik kitapları, bluzları hatta terlikleri baş köşede yerlerini almışlardı çoktan. Dario’nun “fomama” lafını duymayan, onu gördüğü zamanki heyecanına tanık olmayan neredeyse kalmamıştı 🙂
Bu arada 20 Haziran’da bizim minik Dario’muz 2 yaşını doldurdu! 🙂 İnanılır gibi değil! Ailemizin minik üyesi, artık kıvırcık saçlarıyla, hergün yeni öğrenip hevesle tekrarladığı kelimelerle, Fomama’ya, Mickey Mouse’a ve aydedeye olan düşkünlüğüyle başlıbaşına bir karakter olup çıktı; evde varlığını hissetmemek mümkün değil 🙂
Onu doğumgününde mutlu edecek şeyin ne olduğunu tahmin ediyordum. Artık çocuklarıma ne olduğunu bildiğim pastalar yedirmekte kararlı olduğum için bir pastaneye Tren Thomas’lı pasta ısmarlamaya hiç niyetim yoktu. İlk kez Maya’nın doğumgününde annemle birlikte yaptığımız pastadan da cesaret alarak, Dario’cuğuma çok sevdiği minik mavi trenden bir pasta yaptım. Pasta son yılların modası şeker hamurundan değildi, kesmeye kıyamayacak kadar mükemmel de değildi, itiraf ediyorum. Bu şehirde pasta kreması boyasının nerede satıldığını bile bilmiyordum. Arayıp buldum. Bir uzun kek, bir de minik yuvarlak kek pişirdim. Kremayı Thomas’ın rengini buluncaya dek damla damla maviye boyadım. Maya’nın elişi malzemelerinden de 2 yuvarlak dönen göz ödünç alıp, Maya’yı da pastayı süslerken bu işe dahil etmeyi ihmal etmedim. Dario uyurken biz onun mavi tren pastasını boyadık, ablası gözlerini yerleştirdi, çikolata kaplı yuvarlak bisküviler yuvarlanıp tekerlek olarak yerlerini aldı 🙂 tıpatıp aynısı olmasa da elimden geleni yapmıştım. Harcadığım çabanın, uğraştığım zamanın, uykusuz kalmanın karşılığını da ertesi günü almıştım. Ertesi sabah Dario’yu mutfağa çağırıp, muhtemel bir hayalkırıklığına taviz vermemek için yine de tedbirili davranıp “bak, anne sana nasıl bir pasta yaptı?” diyerek buzdolabının kapısını açtım! Dario’nun yüzünün ifadesi tam şöyleydi >>>>>>> *8) Kıvırcık buklelerin altındaki gözler kocaman açıldı, önce koca bir gülümseme sonra da “FOMAMA” çığlığı!!! O tanımıştı ya, daha ne isterim! 🙂
Ondan sonra, partisi başlayıp da tam (kendisi dahil 11 tanesi oğlan) toplam 14 çocuk evin içinde koşuşturmaya başlayıncaya kadar, 5 dakikada bir buzdolabının kapısının önüne gelip minicik parmağıyla işaret edip içerde “fomama” olduğunu hatırlayıp durdu.
Bu sevinç de bana yetti, bütün yorgunluğumu omuzlarımdan silkitip attı. İkram yiyecekleri de, pastayı da, herşeyi kendi başıma yapmış olmamı herkes takdir etti; kimi “herşeyi “ev yapımı” bir parti oldu” dedi; demek ki artık böylesi, ısmarlama yiyeceksiz partilere çok rastlanmıyor, halbuki bizim çocukluğumuzda herşeyi annem pişirirdi, hazır hiçbirley alınmazdı. Kimisi de “Papatyaki (Papatyacık) sen herşeyi başarırsın” dediğinde “başardım da nasıl başardım bir de bana sor” diye düşünmeme sebep oldu. Annem burada olsa -kızardı- kızım cam silmeden, balkon yıkamadan doğumgünü kutlanır mı? derdi. N’apalım, oldu işte annecim 🙂 Herşeyi de yapmaya ne vakit ne de kuvvetim vardı. Onları yapsam, belki de pastaya vakit kalmayacak, pastaneden o kremaya boğulmuş pastalardan biri gelip sofraya kurulacaktı. Kimseye yemesi için ısrar edemeyecek, kendi çocuğum gibi pekçok çocuğun da pastası çöpe gidecekti. Halbuki ben herkesin yerken içinde ne olduğunu bileceği birşey yapmak istedim. Her katına sevgi koyup, sevgimin herkese geçmesini arzu ettim. Mumunu kendi üfleyemese de, artık kendisi için bir şeyler yapıldığını anlayacak kadar büyümüş olan bebeğimin yüzüne o mutluluk gülücüğünü kondurabildim ya… benden mutlusu yok artık! 🙂
Dario o gün, doğumgününde çok mutluydu! 🙂
Öncelikle Dario için nice mutlu senelere. Bu şeker çocuklar küçükken çok şeker oluyorlar, büyüdüklerinde de bizim gibi sap olup çıkıveriyorlar.
Nice güzel yaşlar olsun..sağlıkla,huzurla, mutlulukla…
Papatya’cığım eminim muhteşem olmuştur kıvırcık Dario’nun fomama pastası. O güzel yüzünde gördüğüm neşeyi öpmek, koklamak isterdim.
Nice mutlu yıllara, ne güzel, ne mutlu görünüyor.
Sevgilerimle
kutluyorummmm o şahane gülüşlü, enfes lüleleri bukleleri olan şekerpareyi :))))))
en güzel günlerini görmen dileklerimle
sevgiler komşum
Dilekcim sağol canım, size de nice doğumgünleri diliyorum hayatım 🙂 Bir de ufk ricam olacak, linkinde adresimi http://www.komsudapiser.blog ile değiştirebilir misin? Sağol.
Teşekkürler Yasemin 🙂
Gerçekten de tüm yorgunluğuma, uykusuzluğuma değdi Özge 🙂
Elinde pastasıyla olan fotograf, pastaya bakışı harika. Her şeye değmiş gibi görünüyor:)
nice yıllar dario 🙂
Eline sağlık annesi..
ne güzel olmuş, herkes mutlu..
Super bir ani olmus Papatyaki 🙂 Dario’nun bu fotografini onceden de gorup bayilmistim. Simdi yuzundeki o anlamli gulumsemenin sebebini daha iyi anladim. Ellerin dert gormesin. Nice nice sevgi dolu, saglik dolu yaslara Dario’ya da!